Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Eski zamanlarda, Semerkand’da bir semerci ustası, oğluyla beraber hem semer yapar, hem de eskiyen semerleri tamir eder, baba-oğul hayatlarını böylece devam ettirir giderlermiş.

Semerci ustası, mesleğinin alametlerinden olacak ki; çalışırken üzerinde oturduğu koltuğunu da semerden yapmış. Bu semerin gizli bir bölmesini de para kasası olarak kullanmaktaymış. Fakat semerde kasa olduğunu oğlu bile bilmezmiş. Okumaya Devam »

Bir kez gönül yıktın ise…

Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül

 Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül..

Y. Kemal Beyatlı

Sıcak ağustos güneşi batmak üzeri idi. Kuş cıvıltısı arasında camiinin
bahçesinde ağaçları suluyor, akşam vaktini bekliyordum. Yorgun bir günün
ardından çiftçiler tarladan dönüyorlardı. Hayvanları otlatmaya götüren evin
küçükleri ise önlerine kattıkları sürüyle evlerine doğru gidiyorlardı. Okumaya Devam »

Hz. Musa(as), Hz. Şuayb’ın(as) kızlarının hayvanlarını sulamasına yardım edince kızlar eve dönüp kendisine yardım eden bu gençten bahsettiler. Hz. Şuayb ta bu genci merak edip çağırması için kızını gönderdi. İşte bu çağırma ve beraber eve dönme esnasında yaşanan edep örneklerinden birisi: Okumaya Devam »

Tebe-i Tâbiîn neslinden Abdullah ibn Mübarek hazretleri anlatıyor: Hacca gidiyordum. Irak-Suriye topraklarından geçerken yalnız bir  kadına rastladım. Selâm verdim; selâmımı “Söz olarak Rahîm bir rabden selâm sözüdür onların duyacağı” [ سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبٍّ رَحِيمٍ ](Yâ-Sîn:58 ) âyetiyle aldı. Okumaya Devam »

Ağlayın su yükselsin

Bıçak soksan gölgeme
Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme
Başsız başsız adamlar

Ağlayın su yükselsin
Belki kurtulur gemi
Anne seccaden gelsin
Bize dua et emi.    NFK
Okumaya Devam »

Durma çalış, bahane bulma

UTANSIN!

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ileride varış dediğin,
Geride ne varsa, bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk,
Bayraklaşmıyorsan bayrak utansın!

 

Necip Fazıl Kısakürek – 1964

Ahh! mine’l-aşk

 

Aşktan neler çektiğimi bilir misin der aşık ve derin bir ahhhhh! çeker. “Ah mine’l-aşk ve halatihi, ehreka kalbî bihararetihi” der. Ahhh nedir bu aşktan ve aşkın hallerinden çektiğim ki, gönlümü harareti ile yaktı. Aşıkın bu sözü yıllar yılı hattatların o narin divitlerinin ucunu da yaktı kavurdu. Aşıkın halinden bir nebze anlamak için hatları ile bunu resmettiler. Yukardaki hatt ta bunu resmetmektedir.

Okumaya Devam »

Filistin

Kaybolan YUSUF döner Filistin’e geriye

Ve hüznün sığınağı bir gün gülistan olur

Niye karamsarlığa düşecekmişsin niye

Bu devran da değişir, eyyam nurefşan olur.

Dertli Gönül

Dertli Gönülün mızrabından

Hane-i Dıl. Gönül evi

Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ide Hakk

Padişah konmaz saraya hane mamur olmadan

Gönül hanesi temiz olmadan hiç misafir kabul edilir mi? Şu dünya evinde dahi misafir gelmeden önce nice hazırlıklar yapılır. Gönül hanemizi Allah’ın zikri ile donatmalıyız ki, gönül başkentinde padişahlar padişahı Cenabı Hak kaim olsun. Harabe, yıkık, virane hanede padişah ağırlanır mı? Dünya evimiz harabe olabilir amma gönül hanemizin harabe olmasına göz yumamayız.

Gönül kırmak mı! Hiç sert olmayan şey kırılır mı, tabii ki sert olan kalb kırılır. Yumuşak kalpli insanın kalbi kırılmaz. Kendisine taş atan Taiflilere bile beddua etmeyen, onlara kırılmayan mahzun kalbli Efendimiz(sav); onlara dua ediyordu. Okumaya Devam »